Atatürk
BASIN VE KAMUOYUNA
Tarih: 25.04.2021 | Okunma Sayısı: 919

ABD Başkanı Biden'ın 1915 olaylarına dair yapmış olduğu 24 Nisan tarihli açıklamasını kabul etmiyor ve en  güçlü şekilde kınıyoruz . 

Yıllardır arşivlerin açılması ve meselenin tarihçilere bırakılması yönündeki sağduyulu çağrılarımıza rağmen, siyasi düşüncelerle yapılan bu tip açıklamalar maksatlıdır ve tarihi gerçeklerle çelişmektedir. 

Ermeni meselesinin bilimsel açıdan değerlendirilebilmesi için, ABD ve  İngiltere başta olmak üzere batılı devletlerle Rusya, Gürcistan ve Ermenistan devletlerinin o döneme dair arşivlerinin erişilebilir olması gerekir. Halbuki konuyu tarihi anlamda açıklığa kavuşturacak bu kaynaklar ya tamamen kapalıdır veya kısıtlı olarak bilim insanlarının çalışmalarına açılmıştır. Oysa Türkiye bu hadiseye ilişkin kaynakları tamamen ve kısıtlamasız olarak açmış bulunmaktadır. 

İşin bir başka ve önemli yönü ise hukuki boyutudur. Radikal Ermeni çetelerinin 1890’dan 1896’ya kadar devam eden isyanları ve 1. Dünya savaşında paramiliter unsurların yarattığı tedhiş ve katliamlara karşı Osmanlı Devleti "Muvakkat Sevk ve İskan Kanunu” ile meşru müdafada bulunmuştur. 

1915 yılının 27 Mayıs’ında kabul edilen bir kanunla, Ermeni toplumunun bazı kesimlerinin bir yerden başka bir yere -ama başka bir ülkeye değil-, devletin bir noktasından yine başka bir noktasına nakillerini ön gören bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu olağanüstü süreçte Ermeni toplumunun paramiliter örgütlerinin cephe gerisindeki masum insanlara yönelik katliamlara girişmesi ile Osmanlı Devleti acilen bu konuyu hukuk zeminine taşımak zorunda kalmıştır. 


Sevk ve İskân Kanunu ile Osmanlı Devleti, kendisine isyan etmiş ve silah doğrultmuş olan Ermenileri hâlâ vatandaş olarak görmüş, onları sınır dışı etmek yerine bir başka noktada yaşamlarını sürdürebilecek şekilde karar almıştır. 

Osmanlı Devleti topraklarında, İngiltere ve Fransa’nın desteğinde ve ABD’nin himayesinde bir Ermeni Devletinin kurulmasına yönelik çalışmalar, Türk milletinin 19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren Mustafa Kemal Paşa liderliğinde yürütmüş olduğu “İstiklal Harbi” neticesinde imzalanan 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması ile son bulmuştur.
Bu antlaşma, ulus devlet olarak kurulan yeni Türk Devleti’nin hukuki varlığı ve sınırlarını tüm  dünyaya kabul ettirmiştir.
Böylelikle batılı devletlerin istismarına açık olan “Ermeni Meselesi” veya “Şark Sorunu” da ebediyete kadar kapanmıştır. 

Uluslararası ve yabancı mahkemelerde görülen davalarda da Türkiye’nin ve Türk tezinin haklılığı ortaya konulmuştur. 

Bu çerçevede, hukuki veya tarihi hiçbir dayanağı bulunmayan, tamamen Türkiye’ye karşı bir şantaj maksadı taşıyan ABD Başkanı Biden’in açıklaması kabul edilemez. Son iki yüz yıl boyunca kaybettiği coğrafyalarda soykırım, katliam ve etnik temizliğe maruz kalan Türk Milleti soykırım faili olamayacak yegane topluluktur. 

İki yüz yıl önce Müslüman ve Türklerin çoğunlukta olduğu Mora ve bugünkü Ermenistan topraklarında tek bir Türk kalmamış olması, kimin veya kimlerin soykırım faili, etnik temizlik sorumlusu olduğunu ortaya koymakta yeterlidir. 

Koca bir Amerika kıtasını, zamanının biyolojik silahlarıyla yerli halklarından arındıran, dünyanın hemen her tarafında vahşet ve yıkımlarla birlikte büyük katliamlar, soykırımlar gerçekleştiren; gözünü kırpmadan nükleer silahlarla iki şehri yok eden ABD, 1915 olayları ile ilgili söz söyleyebilecek son ülkedir. Daha dün Körfez Operasyonu ile yarattığı yıkım dünya kamuoyunun hatıralarında olanca canlılığı ile yaşamaktadır. 

Dahili ve harici bedhahların işbirliği ve çabalarına rağmen soykırım günahı bu milletin üzerine yapışmayacak, bu hususta başımız asla eğilmeyecektir.                   Bizlerin devletten beklentisi, genel kınama söylemlerinden uzaklaşılarak, bu emperyal tavır ve tutum karşısında ülkemizdeki ABD lehine olan tüm avantajlı anlaşmaların gözden geçirilmesi ve gereğinin yapılmasıdır. 

Aşağıda ismi bulunan barolar olarak ABD Başkanı'nın 1915 olaylarına dair yapmış olduğu 24 Nisan tarihli açıklamasını kabul etmiyor ve en güçlü şekilde kınıyoruz .

1. Afyonkarahisar Barosu
    2. Amasya Barosu
    3. Ardahan Barosu
    4. Aydın Barosu
    5. Balıkesir Barosu
    6. Bartın Barosu
    7. Bilecik Barosu
    8. Bolu Barosu
    9. Burdur Barosu
    10. Çanakkale Barosu
    11. Çankırı Barosu
    12. Çorum Barosu
    13. Denizli Barosu
    14. Düzce Barosu
    15. Edirne Barosu
    16. Elazığ Barosu
    17. Erzincan Barosu
    18. Erzurum Barosu
    19. Eskişehir Barosu
    20. Giresun Barosu
    21. Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu
    22. Iğdır Barosu
    23. Isparta Barosu
    24. Kahramanmaraş Barosu 
    25. Karabük Barosu
    26. Karaman Barosu
    27. Kastamonu Barosu
    28. Kayseri Barosu
    29. Kırıkkale Barosu
    30. Kırklareli Barosu
    31. Kırşehir Barosu
    32. Kocaeli Barosu
    33. Konya Barosu
    34. Kütahya Barosu
    35. Manisa Barosu
    36. Muğla Barosu
    37. Nevşehir Barosu
    38. Niğde Barosu
    39. Ordu Barosu
    40. Osmaniye Barosu
    41. Rize Barosu
    42. Sakarya Barosu
    43. Samsun Barosu
    44. Sinop Barosu
    45. Sivas Barosu
    46. Tokat Barosu
    47. Trabzon Barosu
    48. Uşak Barosu
    49. Yozgat Barosu
    50. Zonguldak Barosu

21.11.2024
AV. MURAT YOLÇU
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.